ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

BOLU TARİHİ

BOLU İLİ TARİHİ VE TARİHİ ESERLERİ
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BOLU
bolu
türkiye bolu
bolu türkiye
Hypios veya Hypius denilen bugünkü Melen Çayı da kaynaklarını, Bolu'nun kuzeyindeki dağlardan almakta, geniş bir yay çizerek, Daphnusius Gölü'nü terk ile kuzeye yönelmektedir. Dia ile Daphnusia Adası arasında, Sangarios'un doğusunda denizle birleşmektedir. Bu akarsular bol sulu olup, düzenli akışlarını hemen her mevsim yağmakta olan yağmura borçludur. Astakosx/Nikomedia Körfezinden doğuya doğru uzanan dağlar, Bithynia Olympusları
 olarak bilinmektedir. Bithynia'yı boydan boya katetmekte ve Paphlagonia'da Olygasus Sıradağları ile birleşmektedir. Bu dağlar arasında oldukça verimli vadiler ve ovalar bulunmaktadır. Nikomedia, Sophon, Tarsia, Lateas, Hypios, Salone ve Krateia Ovaları örnek verilebilir. Bol yağışlar nedeni ile ovalar, yemyeşil görünüm kazanmıştır.
Akarsu ağıda Tarsia, Hypios ve hatta Salone Ovasında bataklıklara sebebiyet vermiştir. Pontus Euxinos ile Sangarios arasındaki kuzey güney kesitinde, deniz, orman ve bozkır bulunmaktadır. Nikomedia ile Paphlogoni arasında ise gittikçe yükselen ovalar bir birini takip etmektedir. Krateia'da ise orman örtüsü azalmaktadır. Bithynia'nın ilk ve orta çağdaki
 meşhur yerleşme yerleri Nikomedia, Sophon, Tarsia, Demetrium, Lateas Prusias, Bithynion, Krateia, Koinon, Gallikanon, Dablis, Kabaia, Modrene sahilde ise Thynia, Dia ve Herakleia Pontika'dır. Şimdiki Bolu, Bithynion Harabeleri üzerinde yükselmektedir. Hz. İsa'nın doğumundan evvel, Bithyn'ler tarafından kurulmuştur. O yüzden Bithynion adını almıştır. Hayvancılığı meşhur olup, Salone Ovasında yapılan peynirleri ile şöhret kazanmıştır.
İLK SELÇUKLUakınlarında bile aynı isim kullanılmaya devam edilmekte idi. Fakat XIII. ve XIV. yy başlarında Bizanslıların Klaudiopolisi, artık yerini yeni bir isme bırakacaktır. O da, Bolı/Bolu'dur. Bazı batılı seyyahların ve tercüme eserlerin etkisinde kalınarak grekçe polis: şehir ile ilgili olduğu ileri sürülmüşse de doğru değildir. Bor, eski Türkçede kullanılmaktadır. Kıpçak kabilelerinden biri Ulu-Kiçi Borlı diye anılmaktadır. Zağfiran/Safran - Borlı ve Taraklı - Borlı, yanında Klaudiopolis yerine sadece Borlı/Bolu da kullanılmıştır. İlhaniler devrinde daha çok "Bol" kökünden yapılan isimlere tesadüf etmekteyiz. Devlet idaresinde rol oynamış üç Bol-ı-gan Hatun'dan haberdarız. Pontus Euxisons sahilindeki Thyhia, şimdiki Kefken Adasıdır.
Gerede Keçi Kalesi : Gerede’nin 5 km. kuzeyinde Arkut Dağında etrafına hakim bir tepededir. Bizanslılar zamanından kalan kale, 1992 yılında restore edilmiştir. Kale hakkındaki rivayete göre şehre saldırı olduğunda halk mal ve hayvanlarıyla beraber kaleye sığınırlar ve kendilerini savunurlarmış. Yine böyle bir durumda kale etrafına yerleşen düşman gündüzleri kaleye saldırmakta fakat başarılı olamamaktaymış. Günlerce saldırılar devam etmiş ve kalede yiyecek sıkıntısı başlamış. Bir gece burada bulunan halk kaledeki tüm keçilerin boynuzlarına mum takarak yakıp, kalenin dışına salmışlar. Bir anda büyük bir ordunun üzerlerine geldiğini sanan düşman oradan kaçıp dağılmış ve Geredeliler keçileri sayesinde düşmandan kurtulmuş. Kalenin ismi de buradan gelmekteymiş.
Helenistik dönemde Bithynia Kralı Ziaelas’ın (M.Ö.255-235 ?) doğu seferi sırasında ele geçirilerek Bithynia Krallığı’na bağlanan şehir, o dönemde imar edilmiş ve şehre Bithynium ismi verilmiştir.1978 yılı Hisartepe kazısında bulunan Geç Helenistik döneme ait seramik parçaları dışında, Bityhnia dönemi şehrine ilişkin başka bir buluntu şu ana kadar ele geçmemiştir M.Ö. 74 yılında Roma hakimiyetine giren şehrin adı Roma imparatoru Claudius un (M.S.41-54) adına izafeten Claudiopolis olarak değiştirmiştir. Günümüz yerleşiminin, antik şehrin üzerine kurulması nedeniyle ayakta kalmış hiçbir yapı bulunmamaktadır. Ancak,1978 yılı Hisartepe kazısında, Roma imparatoru Hadrian (M.S.117-138) tarafından yaptırılmış olan Antinous Tapınağı’na ait mimari parçalar bulunmuş, Hisartepe ‘nin güney yamaçlarında ise antik tiyatroya ait bazı izler tespit edilmiştir.
MS.2-3 Yüzyıllara tarihlendirilen söz konusu mezarların yayılma alanları göz önünde bulundurulduğunda, Roma dönemi nekropolünün bu kadar geniş bir alanı kapsaması, antik Claudio Polis'in büyüklüğü konusunda da fikir vermektedir. Sümer Mahallesinde yapılan kazıda bulunan mezar hediyeleri, Roma dönemi yine Bolu Müzesince şehir içinde yürütülen çalışmalarda, 1995 yılında Belediye Su İşleri Binası önünde, Claudio Polis kentine ait tek örnek olan küçük bir mozaik taban döşemesi ve 1996 yılında Büyükcami Mahallesi Katlı Otopark yanında büyük blok taşlarla inşa edilmiş Roma Yolunun 15 Metrelik bir bölümü açığa çıkarılmıştır. Ayrıca, Bolu Şehir Merkezinde Erken Hristiyanlık dönemine ait içi fresk süslemeli Hypoge'lere rastlanmaktadır. Şehirde Bizans döneminden kalma izler bulunmakta ve bu döneme ait bazı eserler Bolu Müzesinde sergilenmektedir.
İlimiz merkezinde yer alan caminin kitabesine göre H. 1163 (1750 ) tarihinde Silahtar Mehmet Ağa tarafından onarılmıştır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi ve Mimar Sinan’ın eserlerinin listesini veren Tezkere-tül Ebniyede Mimar Sinan’ın eseri olarak görülmektedir. Bu durumda cami ilk olarak 16. yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılmış, bu caminin harap olmasıyla da Silahtar Mustafa Ağa tarafından yeniden ihya edilmiştir. Dikdörtgen planlı caminin köşelerinde kesme taş, beden duvarlarında 3 sıra tuğla, 4 sıra moloz taş kullanılmıştır. Cami cepheleri, sivri kemerli alçı şebekeli ve dikdörtgen çerçeve üzeri alınlıklı pencereleri ile; çeşme, gül bezek, kirpi saçak, köşe pahı ve kuş evi gibi uygulamalarla zengin bir görünüme sahiptir. Kuzeydoğusunda kesme taş kare kaideli, silindirik gövdeli tuğladan minaresi yer almaktadır.
Mudurnu ilçe merkezinde yer alan cami; moloz taştan, dikdörtgen planlı olarak inşa edilmiştir. İki katlı pencere düzenlemesine sahip olan caminin içinde mahfil saçaklarında bitkisel nakışlar bulunmaktadır. Caminin kuzeybatı köşesinde, çokgen taş kaideli, silindirik gövdeli tuğla minaresi yer almaktadır. Cami plan ve mimarisiyle Klasik Dönem Bolu camileriyle benzerlik göstermektedir. Bu nedenle 16. yüzyıla tarihlenebilecek olan cami; zaman içinde geçirdiği onarımlarla orijinal görünümünü kısmen yitirmiştir. Cami haziresinde yer alan ve bu camide görev yapmış olan imamlara ait olan mezar taşlarında, caminin ismi “Camii Cedid” olarak geçmektedir. Bu mezar taşlarından en eskisi H.1178 (1764) tarihlidir. Caminin, Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırıldığına ilişkin kitabe ya da belge bulunmamaktadır.
Akşemseddin Türbesi : Fatih Sultan Mehmet'in Hocası olan ve 1459 yılında vefat eden Akşemseddinin Türbesi, Göynük İlçesinde Gazi Süleyman Paşa Camii'nin avlusunda bulunur. Osmanlı ilim dünyasının bu büyük şahsının 1459 ‘da vefatından sonra, 1464 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan türbe altıgen planlı ve kubbeyle örtülü olup, dış yüzü küfeki taşlarla kaplıdır. Her yüzeyde sivri kemerli, iki katlı pencere düzenlemesine sahiptir. Kapısı sivri kemerli bir niş içerisinde olup; üzerinde inşa kitabesi bulunmaktadır. Türbe içerisinde Akşemseddin ve oğulları Fakih ile Nurihüda Çelebilerin sandukaları vardır. Akşemseddine ait olan sanduka, kapıdan girince sağda yer almaktadır. 2.50 x 0.50 m boyutlarındaki sanduka ceviz ağacındandır. Üzeri, kabartma yazı ve çiçek motifleriyle işlenmiş olan sanduka, ahşap işçiliğin çok değerli bir örneğidir. 1987 yılında restorasyonu yapılmıştır. Akşemsettin’in Türbesi her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir.