Mudurnu, tarihi çok eskilere dayanan bir ilçedir. Bolu ve çevresinin tarih öncesi
Hitit ve Frig devirlerinin yerleşme alanı olduğu son devirlerde yapılan araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır.
Hitit ve Frig devirlerinin yerleşme alanı olduğu son devirlerde yapılan araştırmalarla ortaya çıkarılmıştır.
İlçenin ilk kuruluş yeri şimdiki yerleşme merkezinin doğusunda bulunan Hisar Tepesidir. Bursa Rum Tekfurunun kızı Matarni, buraya bir kale yaptırmış ve Matarni ismi, Modrones, Moderna, Mudurlu gibi değişmelere uğrayarak şimdiki ismini almıştır.
MUDURNU İLÇE EVLERİ
MUDURNU İLÇE EVLERİ
Osmanlılar adına Mudurnu'ya ilk gelen Akıncı Ertuğrul Bey'in arkadaşlarından Samsa Çavuş'dur (1292). Kesin olmamakla birlikte mezarının ilçemiz Samsaçavuş köyünde olduğu sanılmaktadır. Mudurnu'nun
Osmanlı topraklarına katılışı 1307 olarak bilinmektedir. Evliya Çelebi kitabında; Mudurnu Kalesini "8 köşeli 20 kuleli, 1 kapılı, binası kararmış, sur ve kaleleri çökmüş eski bir yapı" olarak tasvir eder.
Kalede top ve cami olduğu, şehrin 17 mahallesi, 3.000 kadar ahşap evi bulunduğunu, Yıldırım Han Camii, Yıldırım Han Medresesi ile 1 Dar'ül Hadis,
13 Sübyan Mektebi, 3 han ve hamam olduğunu ve dükkanların ekseriyetinin iğneci olduğunu, Anadolu'ya bu şehirden her gün binlerce yük iğne nakledildiğini anlatmaktadır.
Osmanlı topraklarına katılışı 1307 olarak bilinmektedir. Evliya Çelebi kitabında; Mudurnu Kalesini "8 köşeli 20 kuleli, 1 kapılı, binası kararmış, sur ve kaleleri çökmüş eski bir yapı" olarak tasvir eder.
Kalede top ve cami olduğu, şehrin 17 mahallesi, 3.000 kadar ahşap evi bulunduğunu, Yıldırım Han Camii, Yıldırım Han Medresesi ile 1 Dar'ül Hadis,
13 Sübyan Mektebi, 3 han ve hamam olduğunu ve dükkanların ekseriyetinin iğneci olduğunu, Anadolu'ya bu şehirden her gün binlerce yük iğne nakledildiğini anlatmaktadır.
17. Yüzyılda Bolu çevresinde en büyük yerleşim merkezi Mudurnu idi. Nüfusu 30.430 ve 123 köyü bulunmaktaydı. 1307 - 1324 yılları arasında Bursa'ya bağlı olarak yönetildi. Bolu'nun Osmanlı topraklarına katılması ile 1324-1811 yılları arasında Mudurnu Bolu'ya bağlı Voyvodalık olarak yönetildi. 1811-1865 tarihleri arasında
II. Mahmut'un emri ile Voyvodalık kalkınca Bolu Sancak oldu ve Mudurnu ile çevresini ayanlar yönetti. 1865'de yeni teşkilatlanma üzerine Bolu Sancağı Kastamonu'ya bağlandı, Mudurnu'da Bolu Mutasarrıflığına bağlı bir kaza oldu. 1923'de Cumhuriyet ile idari teşkilat yeniden düzenlenirken Mudurnu da Göynük, Gerede ve Düzce ile birlikte Bolu'nun ilk kazalarından biri oldu.
II. Mahmut'un emri ile Voyvodalık kalkınca Bolu Sancak oldu ve Mudurnu ile çevresini ayanlar yönetti. 1865'de yeni teşkilatlanma üzerine Bolu Sancağı Kastamonu'ya bağlandı, Mudurnu'da Bolu Mutasarrıflığına bağlı bir kaza oldu. 1923'de Cumhuriyet ile idari teşkilat yeniden düzenlenirken Mudurnu da Göynük, Gerede ve Düzce ile birlikte Bolu'nun ilk kazalarından biri oldu.
Mudurnu ilçesi Karadeniz Bölgesinin Batı Karadeniz bölümünde yer alan Bolu iline bağlıdır. İlçe Merkezi Bolu'dan 50 km. güneybatıda Hisar ve Kulaklı tepelerinin arasında kalan vadi içerisinde kurulmuştur. İlçe hudutları 40 derece 19 dk. - 40 derece 39 dk. kuzey paralelleri ile 30 derece 50 dk. - 31 derece 30 dk. doğu meridyenleri arasında kalır.
Kuzeyinde Düzce ili, kuzeybatısında Hendek ilçesi, kuzeydoğusunda Bolu ili, doğusunda Seben ilçesi, güneyinde Nallıhan ilçesi, batısında ise Göynük ve Akyazı ilçeleri bulunmaktadır. İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 840 metredir. Yüzölçümü 1.349 km2'dir.
Kuzeyinde Düzce ili, kuzeybatısında Hendek ilçesi, kuzeydoğusunda Bolu ili, doğusunda Seben ilçesi, güneyinde Nallıhan ilçesi, batısında ise Göynük ve Akyazı ilçeleri bulunmaktadır. İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği 840 metredir. Yüzölçümü 1.349 km2'dir.
İlçenin jeolojik yapısını esas olarak filiş formasyonu teşkil eder. Kıvrıntılı kırık ve çöküntülü özelliğe sahip filiş aralarında yer yer kireç taşı tabakaları da bulunan
killi, çimentolu çoğunlukla pek kalın olmayan tabakalar halinde çeşitli kumtaşı konglomera tabaka değişimlerinden oluşur. Bu tabakalar genellikle killi toprak verdiklerinden heyelanlara çok rastlanır. Arazi henüz iyice
yerleşmemiş olduğundan eskiden beri birçok deprem olmuştur. Mudurnu Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasında 1. derece deprem kuşağındadır. İlçe engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Dağ sıraları batı istikametinde uzanır ve batıdan doğuya yükseklikler artar. Belirgin olarak üç dağ sırası vardır. İlki ilçenin en kuzeyinden geçen Düzce İli sınır çizgilerini oluşturan Abant Dağlarıdır. Doğuda daha yükselerek ilçenin en yüksek tepesini oluşturur (Erenler Tepesi 1.794 mt.). Daha doğuda Bolu silsileleri ile birleşirler.
killi, çimentolu çoğunlukla pek kalın olmayan tabakalar halinde çeşitli kumtaşı konglomera tabaka değişimlerinden oluşur. Bu tabakalar genellikle killi toprak verdiklerinden heyelanlara çok rastlanır. Arazi henüz iyice
yerleşmemiş olduğundan eskiden beri birçok deprem olmuştur. Mudurnu Türkiye Deprem Bölgeleri Haritasında 1. derece deprem kuşağındadır. İlçe engebeli bir arazi yapısına sahiptir. Dağ sıraları batı istikametinde uzanır ve batıdan doğuya yükseklikler artar. Belirgin olarak üç dağ sırası vardır. İlki ilçenin en kuzeyinden geçen Düzce İli sınır çizgilerini oluşturan Abant Dağlarıdır. Doğuda daha yükselerek ilçenin en yüksek tepesini oluşturur (Erenler Tepesi 1.794 mt.). Daha doğuda Bolu silsileleri ile birleşirler.
Mudurnu ve civarı engebeli bir arazi yapısına sahip olduğundan ovaları azdır. Abant Dağlarının güneybatısında Mudurnu ovası yer alır. Şiddetli kara ikliminin etkisi, toprağın fakir oluşu, sulamanın az yapılması, devamlı aynı çeşit ekim yapılması nedeniyle verim düşüktür. İlçenin en büyük akarsuyu Mudurnu çayıdır. Ardıç Dağının eteklerinden doğar ve küçük derelerle beslenerek Sakarya Nehri ile birleşir.
Mudurnu-Akyazı Karayolu kenarında 20-25 km2 büyüklüğünde Karamurat Gölü vardır. İlçeye uzaklığı 35 km.dir. Tavşansuyu köyü sınırları içersinde 35-40 km2 büyüklüğünde Sülük Gölü bulunmaktadır ve ilçeye uzaklığı 50 km.dir. İlçe sınırları içerisinde Babas ve Sarot adında iki kaplıca mevcuttur. Su sıcaklıkları Babas' ın 40 Sarot' un 66 derecedir. Her iki kaplıca da romatizmal ve cilt hastalıklarına iyi gelmektedir.
Mudurnu-Akyazı Karayolu kenarında 20-25 km2 büyüklüğünde Karamurat Gölü vardır. İlçeye uzaklığı 35 km.dir. Tavşansuyu köyü sınırları içersinde 35-40 km2 büyüklüğünde Sülük Gölü bulunmaktadır ve ilçeye uzaklığı 50 km.dir. İlçe sınırları içerisinde Babas ve Sarot adında iki kaplıca mevcuttur. Su sıcaklıkları Babas' ın 40 Sarot' un 66 derecedir. Her iki kaplıca da romatizmal ve cilt hastalıklarına iyi gelmektedir.
Bölgede tabii bitki örtüsünü genellikle ormanlar oluşturur. İlçe ormanlarında hem geniş yapraklı hem de iğne yapraklı ağaçlar bulunur. İğne yapraklı ağaçlar dağlara doğru yükseldikçe geniş yapraklıların yerini alır. En çok görülen ağaç türleri sarıçam, karaçam, kızılçam, köknar, meşe, kayın, gürgen, orman kavağı,
kızılağaç, çınar, ıhlamur ve kestanedir. Orman içlerinin bitki örtüsünü genellikle alçak boylu dikenli bitkiler, çalılar, fundalıklar, bazı yerlerde de kışın yaprağını dökmeyen şimşir ve orman gülleri oluşturur. Ormanların kapladığı alan 87.558 hektardır. Bu da ilçe yüzölçümünün % 65'ini oluşturur. Yer yer ekili tarım alanları arasında bile orman kümelerine rastlanır. Meralarda ise her türlü meyveli ve meyvesiz ağaç vardır.
kızılağaç, çınar, ıhlamur ve kestanedir. Orman içlerinin bitki örtüsünü genellikle alçak boylu dikenli bitkiler, çalılar, fundalıklar, bazı yerlerde de kışın yaprağını dökmeyen şimşir ve orman gülleri oluşturur. Ormanların kapladığı alan 87.558 hektardır. Bu da ilçe yüzölçümünün % 65'ini oluşturur. Yer yer ekili tarım alanları arasında bile orman kümelerine rastlanır. Meralarda ise her türlü meyveli ve meyvesiz ağaç vardır.
Rüyasında " UMRAN... çok gizli şeyler gördü.Senin bize güzel bir ibadetin vardı.Bizim de sana karşı bir adetimiz...Sen adetini değiştirdin, bizde kendimizinkini değiştirdik....
" Umran,üzüntüler içinde uyandı.Bir zaman sonra Sülüs isimli köydeki malı ve mülkü üzerinde, hükümet memurları onu sığaya çektiler.Sıkıldı ve köyünden çıkıp gitti.Bir süre sonra bir başka büyük kişiye misafir oldu. Kendisinin,misafiri ne kadar çok sevdiğini bildikleri için ikramın her türlüsünü gösterdiler.Fakat Şeyh Umran durmadı,bir gün sonra yola çıkmaya karar verdi.
" Umran,üzüntüler içinde uyandı.Bir zaman sonra Sülüs isimli köydeki malı ve mülkü üzerinde, hükümet memurları onu sığaya çektiler.Sıkıldı ve köyünden çıkıp gitti.Bir süre sonra bir başka büyük kişiye misafir oldu. Kendisinin,misafiri ne kadar çok sevdiğini bildikleri için ikramın her türlüsünü gösterdiler.Fakat Şeyh Umran durmadı,bir gün sonra yola çıkmaya karar verdi.
Sordular:Niçin birkaç gün daha kalmıyorsunuz? Sizi rahat ettirmek için hizmet ederdik dediler. Cevap verdi:Ben suçlandırılmış bir kimseyim.Beni nimet ve rahat içinde görüp,rızasını kabul etmezse ne yaparım? Bırakın,başımı alıp mihnetime doğru yöneleyim... Ta ki, Onun rızası ne ise tecelli etsin. Ve Umran gitti. Onu bu cevaptan sonra şehrin tepelik bir viranesinde ölü olarak buldular. Haşereler bir kulağını yemişti.
Mudurnu ve civarında Sülüs köyü adında bir yerin bulunduğu tespit edilememiştir. Ancak,Umran Sülüsinin halen Şeyh-ül Ümran tepesinde yatmakta olduğu bellidir. Mezar taşında bir kitabe yoktur. Son zamanlarda bir vatandaşın yeni yazı ile bir kitabe yazıp,mezarının başına koyduğu görülmektedir. 2007 yılında 37.si düzenlenen Şeyh-ül İmran geleneksel anma günü için Türkiye'nin değişik şehirlerinden 15 bine yakın ziyaretçi katıldı. Geleneksel hale gelmiş olan anma günü her yıl Temmuz ayının ilk pazar günü yapılmaktadır.